Acemi Kuzu Minik Kuzusuna Kavuştu...

Sonunda beklenen gün gelip çattığında tüm dünya, etrafınızdaki her şey, daha önce yaşadıklarınız bir toz bulutuna dönüp kayboluyorlar. Tek önemli olan karnımda sürekli hoplayıp zıplayan küçük kızımın yüzünü görmek, ona dokunmak oluyor. Korkular, kaygılar, felaket senaryoları kafamda dolaşırken ne yazık ki kavuşmanın heyecanına kendimi kaptıramadım. Bu yazıda doğum için hastanenin kapısına gelişimizden devam ediyorum. Daha öncesi için tık tık .

Kurbanlık koyun gibi bize refakat eden hastane görevlisinin peşine takıldık ve odaya çıktık. İçimden sürekli kendime telkinde bulunsam da bir türlü kendimi kontrol edemiyordum. Odaya girdiğimde işin ciddiyetini daha çok anladım. Evet işte bir kaç saat sonra vuslata erecektik, kızımı kanımı canımı bu yatakta emziriyor olacaktım. Ama o bir kaç saatten o kadar korkuyordum ki. Hazırladığım süslemeler, hediyelikler, odanın dizaynı, günlerce kafa yorduğum her şey o an önemini yitirdi. Sadece içimdeki kaçma isteğini bastırmaya çalışıyordum. Derken hemşire geldi ve ameliyat önlüğünü getirdi. İğrenç mavi önlüklerden olmadığına sevindim. Puantiyeli cicili bir şeydi. El tırnaklarıma oje sürmediği için kuaförüme içimden teşekkür ettim. Çıkarmak zorunda kalmadım. Aklınızda bulunsun el tırnaklarındaki ojeye karşı çok katılar. Ayak tırnakları sorun olmuyor ama.Tansiyon, nabız derken beklemeye başladık.


Ağlamaktan gözlerim açılmasa da bu pozu vermesek bir yerimiz eksik kalırdı.


Önlüğüm güzel demiştim dimi. 
Benim küçük annem canım ablamın bana benim ona sarılışımda bin mana gizli...


Gıcımın ve annemin yüzündeki tedirginlik, heyecan hiç de belli olmuyor:p


İnsan çevresinde heyecanla gözünün içine bakan ailesi varken azcık kendini tutar da ağlamaz dimi. Yok ben böğüre böğüre ağlıyordum. Azcık sakinleşiyordum  derken gözümden yine yaşlar akıyordu. Annemle gözgöze gelince, ablamla göze göze gelince, gıcımla göz göze gelince.. kısacası nereye baksam gözümden yaşlar akıyordu. Herhalde daha önce hiç bu kadar içlenmemiştim. Asya'nın büyük teyzesi canım Emoş, halası, dedesi hepsi gözümün içine bakıyordu. gözümü tam karşıdaki saate diktim sonunda ve sedye ile geldiler. Sonrası bende hep kaçma isteği ve durmadan okunan dualar. 

Asansör direkt ameliyathaneye indiğinden herkesi geride bırakıp soktular beni asansöre. Bir hemşire bir hastabakıcı. Sağolsun hastabakıcı teyze saçımı okşadı sakinleşeyim diye. Böyle ağlarsan uyanırken çok zorlanırsın hadi ağlama dedi. Benim duama eşlik etti. Teyze de geride kalıp beni tıbbı malzeme gibi ameliyathanenin kapısına bıraktıklarında doğumdan vazgeçtim. Benim daha zamanım var dedim ama dinleyen olmadı ve sedyemi ittirmeye başladılar.

Tam anlamı ile"çenesine vurmak"olayını yaşıyordum. Kimi görsem konuşmaya başlıyordum. Amma kalabalıklar diye düşündüm. Ameliyattan uyanamayacağım korkumu herkese söyledim. Beni pek ciddiye almadan işlerini yapmaya devam ettiler. Derken doktorum geldi ve "Cüssene bak da utan ne çok korkuyorsun. Asya doğunca senin annen korkak diyeceğim"dedi. Sonda takıldı mı diye sordu doktorum. Ben yine lafa karıştım. Sonda takmayın ben tutarım çişimi dedim. Doktor dalga geçti benle, 4 litre serum verilecek akşama kadar ayağa kalkmayacaksın tutamazsın dedi. Ben lütfen tutarım diyince iyi dedi. Kesin ben uyuyunca takacaklar dedim ama takmamışlar. Çok da güzel tuttum çişimi hiç zorlanmadım. Canım doktorum benim. En son hatırladığım elimdeki sızı gözümde ise  doktorumun elinde batikonlu gazlı bez ve batikon kasesi ile hadi ama artık uyu demesi. Sonra çok derinlerden bir ağlama sesi duydum. Çok şükür doğdu ve ağladı dedim tekrar griliği boğuldum. Sonra uyandım nefes alamıyorum. Gözüm açılmıyor ve nefes alamadığımı söyleyemiyorum. Derken tekrar grilik...En son uyanışımda karnımla oynuyorlardı. Benim canım çok acıyordu. Ama hareket edemiyordum. İşte dedim korktuğum başıma geldi, tam uyuyamadım ve işte hissediyordum. Uğraşa uğraşa bacağımı kıpırdattığımda bir kadın sesi uyanıyor dedi. Çok acıyor diyebildim. Tamam flasterini yapıştrıyorum bitti dedi ve o an tam olarak kendime geldim. Herkese Asya'yı sordum.Ama sürekli sürekli sürekli...Korktuğumun aksine uyanmakta hiç zorlanmadım. Ağrı, acı hissetmedim. Çok güzel bir kız doğdu, çok iyi dediklerinde gözlerinin içine baktım.Evet hepsinin gözünün içi gülüyordu, gerçekten Asya iyiydi. O andan itibaren ameliyathaneye giren benden tamamen uzaklaşmıştım. Hiç bir acı hissetmiyordum çok mutluydum. Ameliyathanedekileri odama Asya'nın hediyeliklerinden vermek için davet bile etim. Ben gitmeden haberim ulaşmış yukarı. Bütün ameliyathane hayran kalmış bana. O kadar şebeklik boşuna değilmiş yani.

Asansörden çıktığımda odanın kapısına baktım hemen. Herkes kapıda beni bekliyordu. Beni görür görmez zıplayıp hepsi koşmaya başladı. O an onlara ne kötülük yaptığımı farkettim. O kadar kötüydüm ki giderken çok tedirgin beklemişlerdi beni. Koca bir sesle " Ben çok iyiyim" diye bağırdım. Yüzlerindeki şapşal gülümseme içime yayıldı. Ablam'ın "Ayşe çok güzel bir kızz" dediğini hatırlıyorum en net. Bir de gıcımın elimi sıkıca tutuşunu. Hiç sersem değildim, gittiğimden daha çok kendimdeydim ve geriye tek bir şey kalmıştı kızımla kavuşmak. İyi olmasına o kadar sevindim ki görmek için acele etmiyordum. sadece saate bakıyordum, ilk yarım saat emzirmesini kaçırmak istemiyordum.

Odada yatağa aldılar. Canım biraz yanmıştı. gerçekten birazcık. Geceliğimi sonra giyim dememe kalmadı bir baktım önlüğü çıkarıp geceliği giydirmişler bile bana. Herkes bir şey diyordu, herkesin yüzü gülüyordu tabii benim de. Derken o an geldi işte Asya hemşirenin kucağında geldi.

Kucağıma verdiklerinde ne yüzü, ne vücudu (Zaten eciş bücüş tuttuğun için pek de yüzünü göremiyorsun bebeğin) sadece kokusunu kazıdım aklıma. O an aklıma cennet geldi. Neden bilmiyorum ama cennetin bir kokusu varsa bundan başkası olamaz dedim. Asya yıkanmamış sadece silinmişti. Bu yüzden de tüm kokusu üstündeydi. Yine aynı sebepten beyazdı. Ağlamadım bir çok insan gibi. Mutluydum, inanamıyordum ve ağzım kocaman gülüyordum sadece.

Romantik anlara burada son verilip emzirmeye çalışma safhası başladı hemen. Cennet kokulu kızım memeyi yakaladığında odadaki tüm kadınlarda bir sevinç çığlığı peyda oldu. Memeyi tutup da emmeye başladığı anda romantik anlar yine başladı.

50 cm boyunda ve 3.670 gr agirliginda sis surat,koca sesli,cennet kokulu,mis Asya'miz dogdu.

Hoşgeldin minik kuzum, sukurler olsun...


Yazı dizimiz :) hastane günleri ve evde ilk günler ile devam edecek:)




Yorumlar